Bize Ulaşın: 0212 263 05 08

Neden sigorta yaptırmamalıyız?

Garip geldi değil mi? Bir sigortacının sigorta yaptırmayı teşvik edici bir başlık atması gerekmez mi yazısına?

Eğer sabredip yazımın devamını okursanız kimler sigorta yaptırmalı kimler yaptırmamalı öğrenmiş olacaksınız.

Dünyada ilk sigortacılık kavramı 4000 yıl önce Babiller de ortaya çıktı ve Kral Hammurabi tarafından yasallaştırılarak Hammurabi Kanunlarında yerini aldı. Mantığı neydi? Haydutların saldırısına uğrayan kervanların zararı tüm kervanlar arasında paylaştırılacaktı. Böylece , tehlikenin paylaşılmasıyla başlayan bu sigorta türü kara taşımacılığının ilk örneğini oluşturdu.

Daha sonra Hindular , Kartacalılar , Romalılar, Yunanlılar çeşitli uygulamalarla yaptıkları ticareti koruma altına almaya çalışarak bir nevi sigorta bilinci oluşturdular.

1347 yılına kadar süre gelen bu hareketlerden sonra ilk sigorta poliçesi İtalya’nın Cenova kentinde taşımacılık yapan bir geminin yükünün sigortalanmasıyla tarihe geçti. 1666 yılına kadar deniz ve kara taşımacılığıyla sınırlı kalan sigorta anlayışı Büyük Londra yangınıyla kendisine yeni bir alan daha bularak ilerledi ve yıllarla beraber yaşanan her riskle yeni bir sigorta branşı öğrenilmiş ve geliştirilmiş oldu.

Dünya da bunlar olurken Türkiye de neler olduğunu da kısaca hatırlayalım. 1872 de İngilizlerin açtıkları temsilciliklerle topraklarımız sigorta ile tanıştı. 1893 yılında Osmanlı Umum Sigorta Şirketinin kuruluşuna kadar hep yabancıların yönetiminde olan sigortacılıkta azda olsa söz hakkımız oldu. 1959 yılında 7397 sayılı Sigorta Murakabe kanununa kadar belirli bir düzeni ve kuralı olmayan sigortacılık artık kanunla yönetilir bir yasal geçerlilik kazanarak yıllar içinde de gerek Hazine’ye bağlanmasıyla gerek Bilgi Merkezlerinin kurulmasıyla günümüzde ki halini aldı.

Şuan Türkiye de faaliyet gösteren 60 sigorta 2 reasürans şirket var.,

Bu şirketlerin 4 ü hayat 18 i hayat ve emeklilik 38 i hayat dışı ürünler satan şirketlerdir.

Bu kadar tarihi bilgiyi neden verdim….

Sigortacılığın ilk çıkış noktası gerçekleşmiş risk olarak adlandırdığımız hırsızlık, yangın ve kaza gibi kişinin mal ve canına gelen hasarları tek başına taşıyamayacağı için hep bir elden destek vermeyle yani bildiğimiz imece ile çok bağlantılı.

Eğer sigortayı ve sigortacılığı zenginleşme aracı olarak görüyorsanız , sigorta şirketlerine ödediğiniz primi fazlasıyla geri almaksa gayeniz siz sigorta yaptırmamalısınız. Bu düşünce imece duygusuna zıt bir düşünce. Amaç riski paylaşmak. Herkesin evi – işi yanacak, herkes hastalanacak yada herkes hırsızlığa uğrayıp kaza geçirecek diye bir kural yok. Dolayısıyla ömrünüz boyunca sigorta primi ödeyebilir ama hiç hasar yaşamadığınız için her hangi bir tazminat alamayabilirsiniz. Bu sigortacılığın doğasında olan bir şey.

Kendi kendinize yetiyorsanız. Taşıdığınız riski karşılayabilecek maddi gücünüz varsa ve kayıplarınızın karşılığını yerine koyabiliyorsanız sigorta size göre değil.

Ama zor gününüzde, hastalığınızda, kazanızda, yangınınızda çıkan maddi kaybı yerine koyamayacaksanız, tek başınıza büyük bir güç oluşturamıyorsanız, birikimleriniz, taşınmazlarınız ve hastalıklarınızın tedavisi sizin için önem teşkil ediyorsa, tüm bu değerlerinizi yıllarca ödenebilir primlerle garanti altına alır keyifle ve huzurla hayatınızı yaşarsınız. Hasarla karşılaştığınızda da bilirsiniz ki kaybettiğiniz değer yerine sigortanız sayesinde koyulacaktır. Ne daha fazlası ne daha azı.

Amacımız zenginleşmek değil değerlerinizi korumak. Sigorta da bu yüzden var.

Böyle düşünen herkesin sigortasına sahip çıkmasını ve yalan hasarları engellemesini diliyorum. Böylece daha uzun yıllar karşılaşma ihtimalimiz olan kayıpları düşünmeden güvenle bir ömür sürelim.

Sevgiyle

Tüm sigorta ihtiyaçlarınız için, sizi arayalım…

Adınız - Soyadınız (gerekli)

T.C. Kimlik No (gerekli)

Telefon Numaranız (gerekli)

Epostanız (gerekli)

Varsa İletiniz